6. Magokoro - 17 Kasım 2010

ごめんなさい, 時間がありませんから私はまだ英語で書くことができませんでした。

Sevgili ailelerimiz ve arkadaslarimiz;


Büyük olasılıkla "yediğiniz içtiğiniz size kalsın, bize gördüklerinizi anlatın!" demek geliyordur içinizden... Ama elden ne gelir, burada yemek yemek damağa olduğu kadar göze de ziyafet olduğundan, ondan bahsetmek de kaçınılmaz. Artık kusura bakmazsınız, biz buradayken mideye indirdiğiniz kuru fasulyelere, sucuk, pastırmalara sayarsınız...

Magokoro: Lezzet Abidesi (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)

Gözde'nin evi ile Evren'in yurdu arasında, "Cumhuriyet Caddesi" diye adlandırdığımız cadde üzerinde çok stratejik bir konumda bulunan ve dış görünüşüyle dikkat çeken lokantaya girmemek, bizim gibi meraklı bir çift için imkânsızdı tabi. Dışarıdan pahalı izlenimi verdiği için başta biraz çekinmedik değil ama cesaretimizi topladık ve daldık içeriye.


Gözde ve ayakları (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)


Ama tabi öyle içeriye dalmak olmuyor. Daha önce gittiğimiz bir lokantada ayakkabılı ve ayakkabısız yemek yenen bölümlerden bahsetmiştik. Ancak burası tamamıyla ayakkabısız girilmesi gereken bir yer. Daha kapıdan girerken cami gibi ayakkabıları çıkarıp girişteki dolaplara koymak gerekiyor.

İç dekor (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)

Burası bir balık lokantası esasen ama tavuk ve et de yapıyorlar. Fiyatlar da, başta düşündüğümüzün aksine oldukça uygun çıkınca bir porsiyon somon, bir porsiyon tavuk şiş, Japon porsiyonlarının küçük olduğunu bildiğimizden bir porsiyon da makarna istedik. Ne iyi etmişiz! Yemekler, ayıptır söylemesi harikaydı, ama makarna muhteşemdi. Damaklarımız şenlik yaptı. Biraz da kapıştık, makarnadan büyük payı kapmak için tabi.

Şeflerimiz (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)

Her ne hal ise, lezzetli bir yemeğin ve şeflerimizle eğlenceli bir sohbetin ardından ileride bir daha gelmek üzere söz verdiğimiz Magokoro'dan ayrıldık. Ayrılmadan önce lokantanın son kez dışarıdan fotoğrafını çekmek istediğimizi söylediğimizde soğuk havada bizimle birlikte dışarı gelip, ısrarlarımıza rağmen, gidinceye kadar beklediler. Bu arada da, binanın dış görünümünün, Japonların meşhur pirinç rakısı "Sake"nin dinlendirildiği fıçıların şeklinde inşa edildiğini de kendilerinden öğrenmiş olduk.

Çok teşekkür ederiz. どうも ありがとう ございます.
(Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)