京都 - Kyoto

京都 - KYOTO (14 Aralik 2010)

天龍寺 てんりゅじ- Tenryuji Tapinagi

Bir ay sonra yeniden Kyoto'dayız. Geçen gidişimizde bir gün geçirdiğimiz Kyoto'da bu kez iki gün geçirdik ve Arashiyama dışında UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer bulan başka yerler de görme fırsatımız oldu. Kyoto, tek kelimeyle "inanılmaz" bir yer. Bütün dünyadaki en mistik yerlerden biri olarak kabul görüyor.

File:Flag of Kyoto City.svg 
Kyoto Amblemi (Wikipedia'dan aşırmadır)

Kyoto'nun Japonya'nın eski (ve en uzun süreli) başkenti olduğuna önceki yazımızda değinmiştik, hatırlanacak olursa. İmdi, bu gidişimizde de gezimize Arashiyama'dan başladık. Arashiyama (Arashi: Fırtına, Yama: Dağ) Fırtına Dağı anlamına geliyor. En yüksek dağı 3.700 metrelik Fuji Dağı olan ve dağ bakımından oldukça fakir olan Japonya'da en ufak bir yükseltiye "dağ" deniyor haliyle. 

Arashiyama'da Tenryuji Zen Budizmi Tapinagi

Kyoto şehri, Çin'de dönemin başkenti model alınarak kurulmuş ve feng-shui felsefesine göre düzenlenmiş ve caddeler ile sokakların birbirlerini dik olarak kesmeleri prensibine göre (ızgara plan) kurulmuş bir şehir. Avrupa merkezli tarih anlayışında ızgara planın mucidi ve ilk uygulayıcısı olarak Miletli Hippodomus adlı bir vatandaş geçer (M.Ö. 5. yüzyıl) ama İndus Vadisi, Çin ve Amerikalarda bu tarihten çok daha önce de ızgara planın uygulanmış olması şaşırtıcı değil. Ne de olsa, bir çocuğun eline kalem, kağıt, cetvel verip "evladım, bana bir şehir çiziktiriver" derseniz, büyük olasılıkla beş dakika sonra ızgara planla geri gelecektir.   

 Tapinak sirtini daga dayamis.

Japonların dinle olan ilişkileri oldukça enteresan. Bir yönüyle tüm dünyanın en mistik atmosferini soluyabileceğiniz ve adım başı ya bir Şinto ya da bir Budist tapınağına denk gelebileceğiniz bu memlekette insanların dinle bu kadar ilgisiz olmaları, hele bir de buna rağmen ahlak anlayışlarının çok güçlü olması çok çok ilginç. Dinini sorduğunuz bir Japon'dan alacağınız ilk tepki şaşkınlık olacaktır; ardından sanki hayatında ilk kez böyle bir soru ile muhatap oluyormuşçasına (büyük olasılıkla öyledir) yüzünde bir karar alma ifadesi belirecektir; en son olarak da size Japonların bütün dinlere inandıklarını söyleyecektir. Kendisinin de yeri geldiğinde 8.000 Şinto tanrısından bir veya birkaçına, Buda'ya, Kutsal Ruh'a veya Allah'a dua etmiş olması muhtemeldir. Aynı şekilde, Budist tapınağının içinde küçük de olsa Şinto ibadetine ayrılmış bir bölüm (veya tam tersi) muhakkak bulunur.

   

 Ayakkabilarimin calinmayacagindan eminim.

Japonya'da 44 numara giyen adam Cinderella gibi yakalanir zira.

Tapinagin mutfaginin bacasi.

 Can seklinde pencereler. Ayni zamanda alevin seklini simgeliyor.
Alev de aydinlanma olduguna gore, anladin sen onu...
Burada herseyin sembolik bir onemi varmis, onu ogrendik.

 Rehberimiz Masoko San bizimle botanik (ve kanji) bilgisini paylasiyor.
Soldan saga sirasiyla dag, cay, cicek kanjileri...
En altta agac ve bahar birlikte bir kanji olusturuyor.

 Golgeler

 Arashiyama'da bir onceki gidisimizde es gecmek zorunda kaldigimiz bambu ormani.
Bambu saglikli buyumenin ve samimiyetin sembolu.

 Yolun sembolik anlamini uzun uzun anlatmaya ne hacet...

 Arashiyama (Firtina dagi)

 Japon tarzi otel (Ryokan). Acayip pahali.

 Soldan saga sirayla:
Huseyin (Yemen), Abdullah (Kuveyt), Evren, Masako (rehberimiz), Gozde, Sigit (Endonezya), Muhammed (Filistin)

 Sonbahar.

 Yemek yiyecegiz.

ぎゅどん - Gyudon


KYOTO (14 Kasim 2010)

金閣寺 - (きんかくじ) Kinkakuji Tapinagi




















KYOTO (14 Kasim 2010)

Dün (14 Kasım) Kyoto'ya gittik. Kyoto, yüzyıllar boyunca Japonya'ya başkentlik yapmış, Nobel ödüllü yazar Kavabata Yasunari'nin de en önemli eserlerinden birine adını vermiş çok önemli bir kent. Son iki yüzyıldır (Meiji Dönemi'nden itibaren) devlet yönetimindeki rolünü Tokyo'ya kaptırmış olsa da 794-1868 yılları arasında neredeyse 11 asır boyunca Japonya'nın başkenti ve en önemli şehri olmuş. M.S. VI. asırda kurulan kentin ilk adı Heian-kyo imiş -ki Japoncada "sükunetin ve huzurun başkenti" anlamı taşıyor. Velhasıl-ı kelam bu şehir, denizden de içeride olması nedeniyle merkezi konumunu yitirmiş ancak bu sayede halen huzurun ve sükunetin başkenti unvanını hak ediyor.


Arashiyama'da, Zen Budizmi'nin en önemli tapınaklarından sayılan Tenryu-ji tapınağının meşhur bahçesi 
(Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın)

Japonya'nın % 60'ından fazlasının ormanlarla kaplı olduğu söyleniyor. Ormanlarını koruma konusunda da son derece hassaslar. Dolayısıyla doğal doku hemen her yerde titizlikle korunuyor. Öte yandan tarihlerini korumak noktasında enteresan bir algıları var. Bu ülkede eski, yıpranmış veya aşırı kullanılmış bir şey görmek neredeyse mümkün değil. Tarihi eserleri bile çoğu zaman yeni duruyor. Ancak Kyoto'da durum farklı. Burada zaman donmuş gibi. Eskinin eskiliğini hissetmek mümkün.  

Tenryu-ji tapınağından bir başka görüntü (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın).

Kyoto'ya Osaka şehir merkezinden yaklaşık yarım saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşılıyor. Burayı görmek için ideal olan iki mevsim olduğu söyleniyor. Biri Nisan ayında, kirazlar çiçek açmışken. Japonlar kiraz çiçeklerine sakura, kiraz çiçeklerinin açtığı bu dönemde yaptıkları bayrama ise "çiçek görmek" anlamında hanami adını veriyorlar. Diğer mevsim ise Kasım ayında, akçaağaçların yapraklarının kızarmaya başladığı sonbahar dönemi ki buna da momici diyorlar. Biz de momiji için gittik Kyoto'ya. Doğrusu, fotoğraflardan da göreceğiniz gibi, buna değdi.

Sonbaharda akçaağaçlar (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın).

Esasen burası (Arashiyama beldesi) Kyoto'nun batısında küçük bir turistik kasaba. Kyoto'da daha görülecek çok yer var ama hakkını verebilmek için her birinde en az bir gün geçirmek gerekiyor. Biz de ilk tercihimizi Arashiyama'dan yana kullandık. Kasabanın kenarından geçen Oi Irmağı, hem sonbaharın bütün güzelliklerini bizimle cömertçe paylaşıyor, hem de adeta Japon yaşamının sadeliğini ve sükunetini anlatıyor gibiydi.

Arka planda Arashi Dağı, önünde Oi Irmağı ve gezinti sandalları, daha önde bir taciz vakası 
(Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın).

Aslına bakılacak olursa, hanami ve momici dışındaki mevsimlerde, burasının mesela bir Karadeniz Bölgesi'nden, mesela bir Giresun'un Görele ilçesinden pek de farklı olmadığını, uzunca bir süre fındık dışında yeşillik görmemiş olan biri (mesela kim?) söyleyebilir. Ancak hanami süresince buralar pembe ve beyazın, momici süresince de sarı ve kırmızının envai tonuyla rengarenk oluyor. Allah nasip ederse, Türkiye'ye dönmeden önce hanami'yi de anlatırız, bu sayfalarda.

Gözde ve Nikon D90'dan fotoğrafçılık dersleri (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın).

Sabri Baba için biraz botanik: Bu akçaağacın, Japonya'ya özgü, Acer japonicum denen bir tür imiş. Kışın yapraklarını döküyor. Ancak burada kış geç gelip erken gittiği ve iklim genellikle ılıman olduğu için ağaçlar yılın ancak kısa bir bölümünde çıplak kalıyorlar imiş.


Aşağıda Kyoto (Arashiyama) fotoğraf albümümüzü bulacaksınız. Büyük hallerini görmek için resimlerin üzerine tıklayın.