大阪 - Osaka

Esasen Osaka şehir merkezine bir-iki haftada bir gidiyoruz. Ancak buradaki fotoğraflar Kasım 2010 tarihli. Ancak zaman bulabildik. Özürler...

Gözde, körisine acımasız ve korkunç bir bakış fırlatırken...

(Bu bölüm özellikle Galip'in dikkatine sunulur) Osaka, Japon mutfağının en ağır topu. Buranın en önemli yemeği "takoyaki" denen ahtapot köftesi, "okonomiyaki" denen bir tür etli sebzeli kavurma yemeği ve tabi yengeç. Ancak biz, "toriyaki" denen tavuk kızartmalı soslu bir yemek ile Japonlar'ın 19. yüzyılda İngilizlerden (onların da elbette Hintlilerden) öğrendikleri dana etli köride (curry) karar kıldık.   

Körinin biyometrik bir vesikalığı: Gurme pasaportuna girecek...

Köri, Japonya'da "denizci yemeği" olarak biliniyor. Cuma günleri köri yenmesi adetten. "Adet" deyip geçmemek lazım, Japonlar bu tür geleneklere, özellikle en ufak şeylere, çok büyük dikkat gösteriyorlar. 

Toriyaki'nin Türkçesi: tori (tavuk) yaki (kavurma/kızartma)

Her ne kadar Gözde itiraz etse de serde gurmelik var. Ama o kadar da olamamışız ki ahtapottur, ıstakozdur, yengeçtir biraz korkutucu geliyor. Açıkçası karidesi bile tanınmayacak hale gelmediyse yiyemiyoruz. Her neyse, bu muhafazakar damak tadımız elbette dana eti ile tavuğun çağrısına şıpınişi cevap verdi. Ancak bizimki gibi batılı tarzda olup da sonradan Japonlaştırılmış yemeklerde değil de halis muhlis Japon yemeklerinde "azar azar çok çeşit" prensibi işliyor. Bir üstteki fotoğrafta görüldüğü gibi, ana yemeğin yanında çorba ve turşu gibi yan iltifatlar olabilidiği gibi, bazen, ana yemeğin hangisi olduğunu bile anlayamayacağınız, bizdeki mezeler gibi (ki bizim mezelerde de deniz ürünleri ağırlıklıdır - ahtapot dahil) haşa huzurdan, domuzdan envai çeşit deniz canlısına kadar çeşit çeşit azık olabiliyor. Ekmek ise arasan bulamazsın: Yağsız, tuzsuz, sadece suda haşlanmış pirinç yiyorsun. Yemekten bu kadar bahsetmek yeter...   

Bayram yeri

Japonlar genel olarak bayramdır, seyrandır bayılıyorlar. Ama Osakalıların Japonların genelinden daha fazla bayramsever olduklarını da belirtmek lazım. Aslında Osakalılar Japonya'da üç özellikleri ile tanınıyorlar: Canayakınlık, boğaza düşkünlük, uyanıklık: Türkiye'deki izdüşümü ise Van+Gaziantep+Kayseri oluyor. (Tamam memleketimize bir nebze kıyak çekmiş olabiliriz; değil mi Emreciğim! Adana mı demeliydim :P)

Osaka'nın merkezi olduğu ve Kobe, Kyoto ve Nara'yı da içine alan "Kansai" bölgesi insanları bölgeleriyle ve bölgelerinin kültürüyle gurur duyuyorlar. Aslında her ne kadar kitle iletişimi ve resmi kurumlar tarafından standartlaştırılmış bir Japonca (Kantoo veya Tokyo Japoncası) mevcutsa da, Japonların birbirlerini anlamalarını güçleştirecek şekilde birçok farklı lehçe Japonya'nın tamamında konuşuluyor. Söylenti odur ki, örneğin Tokyo'da bir üniversitede, Japonya'nın dört bir yanından gelen öğrenciler lehçelerini terk ederek otomatikman standart Japoncaya geçiş yaparlarken Kansai'dan gelenler kendi lehçelerinde konuşmaya devam ederlermiş.  

Bayram yerinden bir görüntü

Kansai bölgesinin bu özgüveninin ve inadının temel nedeni 19. yüzyıldaki Meiji restorasyonuna değin tüm Japon adalarının en önemli bölgesi olması ve 10 asırdan uzun süre başkentliği sahiplenmesi (önce Nara, sonra Kyoto ve Osaka). Tokyo, ilk adıyla Edo, başkent oluncaya kadar, gerçekten önemsiz bir yerleşim yeri imiş. Günümüzde Tokyo bölgesinin (prefecture) nüfusunun 30 milyon civarlarında olduğunu hatırlatalım. Bu nüfus ile, dünyanın en kalabalık şehri sıfatını elinde bulunduruyor. 

Törenden renkli kareler (tahtların üzerindeki amcalar durumlarından son derece rahatsız görünüyorlardı)

Biraz lüzumsuz tarih bilgisi: Osaka'yı Osaka yapan amcanın adı Toyotomi Hideyoshi. Bu amca bir samurai imiş ve imparatoru by-pass ederek (demem o ki imparator tahtında oturuyor, lakin yalnızca sıfatta imparator imiş: bir nevi magna carta libertatum durumu; yalnız ortada metin yok, değnek var) 17. yüzyıl civarlarında Osaka'yı başkent bellemiş. Ondan sonra memleket epey gelişmiş. Tüccarların göz bebeği olmuş.
     
Osaka kalesini çevreleyen hendekten bir görüntü

Akabinde de, "oturan g.t yer bulur" diskuru mucibince, Osaka'yı önce yerel bir derebeyinden almış ve buradaki kaleyi kendine başkent yapmış. Osaka tarih müzesini gezerken, bu kaleyi uzun süre fethetmeye çalıştığını, ancak daha sonra şehre gelen ırmakların sularını yağmur mevsiminde hep bir bentte toplayarak birden bire salarak kaleyi sular altında bırakmak suretiyle fethe muktedir olduğu sonucunu çıkardık. Ancak kendime kefil değilim, yanlış da olabilir; müzeyi gezen ecnebileri pek sallamadıklarından İngilizce bilgi pek bir kısıtlı zira.    

Hendeğin diğer tarafı. Hendek boyunca gözetleme kuleleri duvar kavsini izleyecek şekilde inşa edilmiş. 
Gözde bu fotoğrafı çekebilmek için parmaklıkların diğer tarafına geçti. Kıymetinizi bilin. Bu hendeğe düşen bir daha çıkamamış.

Hideyoşi Toyotomi'nin birçok eşi var haliyle. Birçok da çocuğu. Ancak bütün çocukları kız doğuyor. Tıpta böyle bir şey var mı bilmiyorum (Deniz??) ama herhalde bir tür hastalık. Her neyse, amcamız da kendinden sonra tahta yeğenini geçirmeyi planlıyor ve ona iyi bir eğitim aldırıyor; lakin kader ağlarını örüyor ve ihtiyar samurainin 60'larında bir erkek çocuğu oluyor. Onca kız çocuktan sonra bir erkek çocuk sahibi olmak, elalemin ağzı torba olmadığından hayra yorulmuyor. Sarayın sütçüsü ve vüzera hakkında dedikodular alıp yürüyor ama eski tüfek Toyotomi hepsine kulağını tıkayıp, son yıllarını bebesinin tahta geçmesini garantilemeye vakfediyor. Hatta ölüm döşeğinde vüzerasını ve saray erkanını bir araya toplayıp bebesine biat etmelerini istiyor. Yeğene ne mi oluyor: Seppuru, yani halk arasında bilindiği şekliyle, temelde kendi bağırsaklarını deşmek suretiyle harakiri yapıyor; bir rivayete göre ise yapmaya zorlanıyor. 

Dış hendeğin dışı

İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefiklerin bombardımanlarında diğer birçok yapıyla birlikte bu kale de yerle yeksan olduğundan, aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz yapı bir nevi rekonstrüksiyondur. Şimdiden söyleyelim de vebal almayalım...
  
Neyse bu kadar gereksiz tarih bilgisi yeter herhalde. Şimdi sizi fotoğraflarla baş başa bırakalım... 


Oosaka-joo kooen (Osaka Kalesi Parkı)

Hendekten sanatsal bir fotoğraf. Adı Yansıma.

Eski ve Yeni Osaka

Adet yerini bulsun...

Osaka Kalesi

Osaka Kalesi'ne giden yol

Osaka Kalesi'nden dönen yol. Solda kale bir ışık yumağı gibi.

Geleceği geçmişe bağlayan köprü. Arkamızda gökdelenler.

Osaka silüetinde Kale