Peki bir ayda ne yaptık? Bir baltaya sap olabildik, kedi olup bir fare tutabildik mi? Bir taşla iki kuş vurabildik mi yoksa attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değmedi mi? Bu soruların cevapları az sonra...
Bir Japon restoranının dışı (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın.)
Bugün hava çok güzeldi. Biz de hem hava almak hem de ufak tefek ihtiyaçlarımızı tedarik etmek için yakınlardaki bir alışveriş merkezine gittik. Evren bugünü (12.11.10) "Beynelmilel Gözde Güner Günü" ilan etti. Bu gün, tüm yurtta ve dış temsilciliklerde coşkuyla kutlandı. Gelecek yıl "Beynelmilel Gözde Güner Günü" 13.12.11 tarihinde kutlanacak. Gözde hala herşeyin fiyatını Türk Lirası cinsinden hesaplamaya çalıştığından yine hiçbir şey alamadık (Ekmek 240 Yen=4.3 TL). Bir Starbucks'a oturarak çay içmeye karar verdik.
Türkiye'dekilerin aksine burada Starbuckslarda kahvenin yanısıra envai çeşit çay da satılıyormuş, onu öğrendik. Evren Sütlü Çin Çayı sipariş etti. Gözde de yeşil çay almaya karar verdi. Ancak Evren'in Japoncasının henüz yeterli olmadığını iddia ederek kendisinin İngilizce sipariş vereceğini söyledi. Yaklaşık beş dakika sonra Sezen (Gözde ile Evren tüm genç ve güzel Japon kızlarına Sezen diye sesleniyorlar) gerçekten de yeşil olan bir bardak sıvı getirdi. Birkaç yudum aldıkları bu sıvının ağır bir ıspanak tadına sahip olmasından yola çıkarak bunun ıspanak çayı olduğuna kanaat getirdiler. Evren "Eee, tabi Allah'ın sopası yok ki! Daha beter ol, bir dahaki sefere kapuska çayı gelir inşallah!" dedi.
Japon restoranının çalışanları (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın.)
Akabinde eve dönmek için yola koyuldular. Yolda bir Hint restoranı gören Evren, ayran delisi Gözde'ye, Hintlilerin de "lassi" denilen ayran benzeri bir ürün içtiklerini, bu restoranda ayran içebileceğini söyleyince mal bulmuş mağribi gibi içeri daldılar. Hintlilerin getirdiği ayran şekerli çıktı. Gözde, ayıp olmasın diye bitirmek zorunda kaldı. Evren, tuzlu lassi isteyince gelen ayran görünümlü bir diğer sıvının içinde de kimyon ve çiğ yumurta sarısı olduğunu fark ettiler. Gözde, ayıp olmasın diye onu da içti. Gerçekten ülkesini çok güzel temsil etti. Sağolsunlar, Hintliler bir de ikramda bulundular. Gözde ile Evren bu ikramın tatlı mı tuzlu mu olduğu konusunda uzun uzun tartıştı.
Su almak için girdikleri markette, kasiyer kuyruğunda bekleyen genç anne babanın bir yaşlarındaki bebekleri gözünü Gözde'den alamadı. "Bu ne biçim bir insan?" dercesine uzun uzun süzdü. Bebeğin ebeveyni bile bu duruma şaştı kaldı.
Maalesef bugün yanımıza fotoğraf makinemizi almadığımızdan, ne Starbucks'taki radyoaktif görünümlü sıvıyı ne de yumurtalı ayranı görüntüleyebildik. Neyse ki, Hintlilerin kalbini kırmamak için hepsini mideye indiren Gözde, bir dahaki sefere de aynısından sipariş ederek içeceği konusunda söz verdi.
Burada gördüğünüz fotoğrafları ise bir önceki gün gittiğimiz bir Japon restoranında çektik. Japon mutfağı hem lezzetli, hem doyurucu, hem sağlıklı, hem ucuz. İki kişi 1000 Yen'e (17.5 TL) doyabiliyor. Yemekleri ayakkabıları çıkarıp yerde oturarak yiyebiliyorsunuz.
Vakur Samurai (Vakurai) Evren (Büyük halini görmek için resmin üzerine tıklayın.)
İleride size Japon yemeklerinden de bahsedeceğiz.